Bazı şeyleri kabul etmek zaman alıyor ama sonunda kabulleniyorsun. Yaşamın, fiziksel özelliklerin, kimliğin, kişiliğin... Tam manasıyla kabullendim artık diyebileceğim bir durumda değilim ama yavaş yavaş kabulleniyorum...
Hâlâ içimde çatışmalar yaşasam da bunları daha aza indirgedim. Büyük kavgalar etmediğimi fark ettim. Hâlâ gözyaşları döküyor olsam da ağlama şiddetimi azalttım. Ciğerlerimden bir şeyler kopmuyor artık. Yüreğim delik deşik olmuyor... Zaman alıyor ama oluyor. İnsan olumsuzluklara da direnç kazanıyor.
Bazı kabullenemeyişlerim çok masumca ve çocukcaydı. Keşke hayatın hep o aşamasında kalsaydım... Ortaokul öğrencisiyim o zamanlar. Saçlarım kıvır kıvır ama bonus cinsinden... Düz saçları olan kızlara hep imrenirdim. Dümdüz saçlar at kuyruğu yaparlar... Ben... Taraması bile işkence. Şekil almıyor, toplasan bir yerlerden kıvır kıvır bir saç çıkıyor. Saçlarım da benimle beraber isyan ediyor. Kuaföre gidip kestirdim, küt hem de kısacık. Sonra kuaför fön çekti. Dümdüz... Hep öyle kalacak sandım. Yanıldım... Su değdi ve sihir bitti... Ve ben hep saçlarımla kavgalıydım.. Şimdi kızım kıvır kıvır saçlara sahip. Ve ben onlara aşığım. Tamamen babasına benzeyen kızımın benden aldığı kıvırcık saçlar. Belki sever saçlarını belki de annesi gibi isyan eder... Bilmiyorum...
Lise sıralarına oturduğumda kapanmaya karar verdim. Saçlarımdan sebep değil tabi. Hep bir çıkış arıyordum kendime.. Bir doğru yol.. Namazla başlayan serüvenim kapanma ile neticelendi. Yeniden doğmuş gibiydim iç isyanlarım hiç bitmedi. Kendimi sevemedim sonra insanları... Elbette sevdiğim oldu.. O kadar sevgisiz de değildim. Yakın arkadaşlıklar kurdum, elimden geldiğince kendi içimdeki çekingenliği kırdıkça, mesafeleri kapattıkça sesim ulaştı bir yerlere ama hep kısık...
Güzellik ve akıl ben de hep takıntı halini almıştı. Nedenini çok sonra keşfettim. Mesela sivilcelerim... Nefret ederdim. Çok sivilceli günler geçirdim. Aynalarla barışık değildim. Ergenlik de işin içine karışınca tüm duygularımı kendi içimde katlayarak yaşadım. Nedeni ise ablamdı galiba. Benden daha akıllı ve daha güzeldi. İlk erkek çocuğun ilk çocuğu olması nedeniyle biraz daha farklı tutuldu galiba. Akıllıydı, farklıydı ve güzeldi. Yanımda açık açık övülen ve sevilendi. Her konuda gerçekten onun adına çok çaba harcandı. Benim üstümde de otoritesi vardı. Mesela üniversite tercihlerimi o yapmıştı. Çok öfkelenmiş çok sinirlenmiştim ama tek kelime etmemiştim. Galiba bu öfkeyle de iki senelik okulu bitirmek uzun sürdü. Zaten kimsenin de bana inancı yoktu benim de kendime olan inancım kırıldı. Gölge gibiydim.. Gerçekten... Varım ama garip bir şekilde kendimi yokmuş gibi hissettim.
Küçük abla da oldum. Bir otuzluk kafanın olgunluğu ile yaşamak zorunda kaldım garip bir süreçten geçtim. Çünkü aile bireylerini yeteri kadar üzen birileri varsa siz sessiz kalmak zorundasınız. Taşkınlık yapamazsınız. Öyle de oldu. Evde olan biteni tolere etmeye ve genelde arabulucu davranmaya çalıştım. Yaşadıklarım yaşımdan büyüktü. Ama ben sessizce hayatıma devam ettim. Hiçbir şey olmamış gibi.
Anlam veremediğim bir duygu ile tanıştım. Sonra onu kontrol edemedim. Çığırından çıktı. Ama tek bir kelime dahi edemedim kimseye. Ne yaşadıysam içimde. Günlüğüme yazdım yazdım ve yazdım. Sonra hepsini yırtıp attım. Hayatımın en karanlık dönemleriydi diyebilirim. Yaşanmamış olmasını dilerdim. Bazı duyguları tek başına taşımak zormuş hakikaten...
Anlam veremediğim bir şekilde evlendim. Yani evlenmeyi düşünmüyordum. Olaylar çok hızlı gelişti. Yani önce kabullendim sonra içimde bulunduğum durumun şokunu yaşadım. Ben ne yaptım, dedim kendi kendime. Akıl almaz tüm soruları sordum kendime. Genelde hepsi cevapsız kaldı. Sonra kabullendim ama... Zaman aldı ama kabullendim. 🙂
Yaş aldıkça, bir şeyler yaşandıkça birçok şeyi kabullenmeye başladım. İnsanları olduğu gibi kabul ettim. Yaşadığım şehri, tanıştığım insanları, ikinci ailemi... Kabul ettim... Kim olduğumu kabul ettim. Yarım kalanların tamamlanmayışını kabul ettim. Beklemeyi, bekletilmeyi kabul ettim. Yaşanması gereken duyguların bastırılmadan yaşanmasını kabul ettim. Her şeyi kontrol edemeyeceğimi kabul ettim. Kabullenişler, farkındalık oluşturdu ve ben artık bir başka ya da birçok çerçeveden bakmayı tam öğrenemesem de kısmen öğrendim.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder